karakoçan’nın
karsini (bazlaman) köyünden olan doğan ailesi fertlerinin oluşturduğu
müzik grubu silbus û tari baba musa doğan (1960) ile kızları gülden ile gülsefa’dan oluşuyor.
ülkesinde yaşadığı zorluklar ve baskılar nedeniyle
12 eylül süreci ardından
1985 yılında yurtdışına çıkmak zorunda kalan musa doğan’ın müzikle tanışması lise dönemlerine dayanıyor.
liseyi elazığ
karakoçan lisesinde okuyan (1978) ve söylediği kürtçe şarkılarla beğeni toplayan
ancak bu arada da gözaltı ve baskılara maruz kalan musa doğan, bağlama çalmayı da kendi çabasıyla
bu dönemde öğrenir.
ailenin büyük çocuğu gülden (1984) babasının da katkısıyla küçük yaşlardan itibaren müzikle ilgilenmeye,
başlar. 12 yaşından itibaren piyano dersi almaya başlayan gülden st.gallen müzik akademesi’nin,
organize ettiği kilise korosunda yer alır. ama seyirci karşısına ilk çıkışı aslında daha eskilere
dayanıyor gülden’in. gülden şu anda bir konservatuar öğrencisi. müziğini eğitimiyle tamamlamak
istediğini söyleyen gülden şan ve piyano dalında aldığı müzik eğitimini aile grubundaki müzik
çalışmasıyla yürütmeyi planlıyor.
aile orkestrasında yer alan grup elemanlarından olan gülsefa (1989) 2000 yılından itibaren
grubun sayısını üçe çıkarır. gülsefa’da ablası gülden kadar erken tanışır sahneyle.
vokalist olarak katıldığı, flütten gitara kadar çeşitli müzik aletleriyle zenginlik kazandırır.
artık tanınan ve beğenilen bu grubun bir isme ihtiyacı vardır ve
2000den itibaren gurubun adı “silbus û tari” olur.
bu isim
bingöl-
elazığ ve
dersim üçgeninin kesiştiği yerdeki iki kardeş dağın adıdır.
türkçe karşılığı ise aydınlık ve karanlık. sülbus ve tari dağları yan yana duran ve dört mevsim boyunca üzerindeki karları erimeyen heybetli iki dağdır.
isviçre’nin basel şehrinde bulunan
sefkan kültür merkezi (skm) bünyesinde çalışmalarını
sürdüren “silbus u tari” ilk meyveleri olan albümleri
rewi’yi (yolculuk) çıkarır.
bu albümde yer alan ve tamamı otantik olan eserlerin üçünün söz ve müziği musa doğan’a ait.
kaynak:
evrenselmuzik