İSTANBUL -  HAD Proje Başkanı Avukat Hülya Yalçın, hayvan hakları savunuculuğunun bütünlüklü bir mücadele olduğunu belirterek, bir hayvanı “kesim hayvanı” diyerek yerken başka bir hayvanı savunmanın çelişkisine dikkat çekti. Hülya, Hayvanları Koruma Kanunu’nun ise sahte bir kanun olduğunu kaydederek, “Kanunda av yer almaz, ‘kesim hayvanı’ tabiri, sirkler, hayvanları ölene kadar esir eden şeyler yer almaz” dedi.


JINNEWS'in haberine göre; Vejetaryen ve hayvan hakları savunucusu olan Hayvanlara Adalet Derneği (HAD) Proje Başkanı Avukat Hülya Yalçın, hayvana yönelik katliam ve cinsel işkencenin hukuki, toplumsal boyutlarını değerlendirdi. Hayvanlara yapılan işkencenin parayla cezalandırılmasına tepki gösteren Hülya, bir canlıya uygulanan cinsel işkencenin bedelinin para cezasıyla sonuçlanmasını hukuk dışı olarak nitelendirdi. Hülya,  cinsel işkencede bulunan kişinin ciddi anlamda hürriyeti bağlayıcı cezayla karşılaşması gerektiğini söyledi.


Hayvanı cinsel işkenceye maruz bırakan birinin fırsat bulduğunda çocuğa, yetişkine ve kendini koruyamayan birine de tecavüz edeceğini kaydeden Hülya,  “Diyelim ki etmedi, hayvana tecavüz etti, o suç orada kalacak mı? Toplum bu insanı hazmedip içinde mi yaşatacak? İşte bu yüzden de hayvanlara yapılan kötülüğün kanunlarda net olarak tanımlanmasını ve net olarak cezasının belirlenmesini istiyoruz” dedi.


‘Hayvan haklarını savunurken toplumun en çirkin yüzünü görüyoruz’


Hayvana cinsel işkencenin yaygın olmasından dolayı normalize edildiğini ifade eden Hülya, Anadolu kırsalında “eşeğe gitmek, keçiye gitmek” diye tabirler olduğuna dikkat çekti.  Erkeklerin rahatça hayvanlara tecavüz ettiğini ve çevresindekilerinde bu durumu normal karşıladığını ifade eden Hülya, şu örneği verdi: “Bir vakada geceleri sokak köpeğini kömürlüğe alıp tecavüz eden bir erkeğin eşiyle konuştuk, ‘Ne yapsın insanlara saldırsın da hapse mi girsin’, ‘Aldatma sayılmaz bu’ dedi. Tek derdi aldatılıp aldatılmamak. Onun için hayvan haklarını savunurken, toplumun en çirkin yüzünü görüyoruz.”


‘Kariyer ve statü sahibi failler, parmak sallıyor’


Hayvana cinsel şiddetin sadece belli bir statüyle sınırlandırılmadığını söyleyen Hülya, yaptıkları çalışmalarda failler arasında kariyer ve statü sahibi insanların da olduğunu belirtti. “Beni bir açığa verin, size ne yaparım” diye parmak sallayanların olduğunu ifade eden Hülya, “O kariyer sahibi bir çocuk okutuyor da olabilir, hastaneye yardım da yapıyor olabilir ama köpeğe tecavüz ediyor” şeklinde tepkisini dile getirdi.


‘Biz hayvan refahçısı değiliz’


Hayvanseverlik ve hayvan hakları savunuculuğunun birbirinden farklı bir durum olduğunu belirten Hülya, HAD olarak hayvan özgürlükçüsü bir tutum takındıklarını ifade ederek, “Hayvan hakları savunuculuğu içerisinde de ‘hayvan özgürlükçüleri’ ve ‘hayvan refahçılığı’ diye bir durum var. Hayvan refahı demek hayvanın refah koşullarda yaşaması ve insan hizmetine sunulduğu zaman sağlıklı olması demek.  Bir ineğin, kuzunun  refahı demek, iyi beslensin, kesildiği zaman iyi sucuk, köfte olsun demek. Biz hayvan refahçısı değiliz” ifadelerini kullandı.


‘Her kedi ve köpeği olan hayvansever değil’


Bir hayvanı yerken başka bir hayvanı savunmanın çelişkisine dikkat çeken Hülya, şöyle devam etti: “Geçen aylarda Samsun’a angus getirildi, insanlar kokudan sokağa çıkamamaktan rahatsız oldular. O hayvanlar yaklaşık 20-30 gün kendi dışkılarının içinde aç ve susuz bir şekilde oraya geldiler. O hayvanlar kesilip önlerine sucuk şeklinde geldiğinde mangal yapıp gayet güzel bir şekilde yiyecekler. Hayvan hakkı savunuculuğu burada başlıyor. Birini yerken ötekini savunmak,  çocuk tecavüzcüsünün çocuk hakları savunucusu olması gibi bir durum.  Bu yüzden her kedisi köpeği olanı hayvansever görmemeyi öğrendik.  Kedisini, köpeğini çok kötü cezalandıran insanlar gördük, tıpkı çocuğunu döven, banyoya kilitleyen, cinsel istismara ses çıkarmayan insanların yaptığı gibi. Onun için hayvan hakları savunuculuğunun hayvanseverlikten bir adım ötede değerlendirilmesi lazım.”


‘Barınak yerine rehabilitasyon merkezi açılmalı’


Her ilçede ve her ilde yeterli sayıda hayvan rehabilitasyon merkezi olması gerektiğine dikkat çeken Hülya, barınak yerine de rehabilitasyon merkezleri açılması gerektiğini vurguladı. Yerel yönetimlerin rolüne de işaret eden Hülya, “Hayvan gürültü yapıyor diye tahliye davaları açılıyor. Evde yüksek sesle müzik dinlediğimizde zabıta gelip müzik setimizi alıp götürmüyor ama hayvan havlıyor diye zabıta kapıya dikilip hayvanı almak istiyor. Öyle bir yetki yok, eve dinleme cihazı takılmadan, rahatsızlık bir hafta boyunca ciddi anlamda dinlenmeden hayvanı gelip kimsenin almaya hakkı yok. Sistem de dahil olmak üzere yerel yönetimler hayvanı çöp ve gereksiz bir iş olarak görüyor. Yaşam hakkına saygı duymak zorunda olduklarını bizim onlara bildirmemiz gerekiyor. Her ne kadar yasa yoksa bile genel yasalar üzerinden ve toplumda uyanan infial üzerinden bunu oluşturmaya çalışıyoruz. Yeni çıkacak yasalara, torba yasalardan birine hayvanları koruma kanunun mutlaka girmesi gerekiyor ve ertelemesiz en ağır düzeyden cezayla girmesi gerekiyor” diye konuştu.


‘Hayvanları Koruma Kanunu bir kanun olmalı’


Hayvanları Koruma Kanunu’nun sahte ve kapsayıcı olmadığının da altını çizen Hülya, türcü olmayan bir koruma kanunu olması gerektiğini söyleyerek, şu sözlere yer verdi: “Hayvanları Koruma Kanunu dediğimizde kanunu yapan kişiye şunu sormak lazım: Tavuk bir hayvan mıdır, sinekten, tilkiye, filden, ineğe. Bu kanun bunları da koruyor mu? Hayır. O zaman bu bir hayvanları koruma kanunu değildir. Devlet av kanunu yapmış ve ‘şu tarihten şu tarihe şuraya gidip 50 tane tilki vurabilirsiniz’ diyor. Tilki bir hayvandır ve senin hayvanları koruma kanunun var. İlkokul dersi gibi anlatıyorum. Fare bir hayvandır öyleyse hayvanları koruma kanunu fareyi de korumalıdır ama kanun deney sektöründe kullanılacak fare sayısı belirliyor. Sahte bir kanun, sadece kedi ve köpekler için baskıdan dolayı çıkartılan bir kanundur. Bir Hayvanları Koruma Kanunu’nda av yer almaz. Hayvanları Koruma Kanunu’nda ‘kesim hayvanı’ diye bir şey, sirkler, hayvanları ölene kadar esir eden şeyler yer almaz.  Hayvanları Koruma Kanunu bütün bunlara karşı olacak bir kanun olmalı.”