
Kürt müziği, 1970’li yıllardan sonra Kürt siyasal mücadelesinin rengine göre şekil aldı. Müzik siyasal mücadelenin bir alanıydı. Her dönemin şiarı müziğe de yansıdı. Kürt müziğinde, daha doğru bir yaklaşımla Türkiye Kürdistan'ında dönem ayrımına gidersek Dengbêjleri bir döneme Kürt Özgürlük Harekitinin yükselişe geçtiği yılları da bir döneme ayırabiliriz. Özgürlük hareketinin yükselişe geçtiği yıllar olan 80'li ve 90 'lı yıllara paralel olarak Kürt müziğinde de bir gelişme görebiliriz. Bu yıllarda Kürtlerin her herşeyinin talana uğramasıyla birlikte, Kürt müziği ve stranları da talana uğradı. İzzet Altınmeşe, İbrahim Tatlıses gibi birçok "Kürt", Kürt müziğini alıp uyduruk sözler yazarak, Kürt müziğini kullanarak rant devşirdiler. Bunlar karşısında Kürtçe bir şarkının söylenmesinin bile büyük bir bedel gerektirmesine rağmen Kürtçeye, Kürt kültürüne, Kürt diline canı pahasına sahip çıkan yüzlerce Kürt sanatçısı da var oldu. Kürtlerin dili, müziği, kültürü ve kimliği üzerindeki olanca baskıya rağmen, bu kültür, dil ve müzik savaşçıları sayesinde evlerde gizli saklı dinlenilen Kürt müziği, dili ve kültürü milyonlara ulaştı. Kürt müziğine emek vermiş birçok sanatçı bugün dünyanın farklı ülkelerinde sürgün hayatı yaşamaya mecbur bırakılmışken, bütün baskı, engelleme ve cezaevi tehditlerine karşı ülkede hala Kürt müziğine emek vermeye devam eden yüzlerce kültür emekçisi mücadelesine devam ediyor. Bu dil ve kültür emekçilerinden birisi de Dicle Fırat Kültür Merkezinde içinde çalışmalara başlayan ve ilk albümü 2016 yılınnda "Réwiyen Şad " adıyla çıkan Azad Bedran. "Tililiyên Azadî" atacağımız günlere...
https://www.youtube.com/watch?v=UKqhg6sE2Rs
-Merhaba! bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?
Ben Azad Bedran. 90’larda Urfa Siverek’te savaşın en yoğun yaşandığı demlerde dünyaya geldim. Doğduğumda babam cezaevinedeydi. Babamın kaset dükkanın vardı Siverek’te Kürtçe şarkılar çaldığı için cezaevine girdi. Çiktiktan sonra sonra batıya sürgün başlad. Yıllar sonra ülkemize döndük. Tarih 2000'li yılları gösteriyordu. Hem o sürgün günlere olan öfkemden hem de ailenin kültür sanat ile olan ilişkisinden dolayi muzik yapmaya karar verdim. Dicle Fırat Kültür merkezinde çalışmalara başladım. O gün bugün hala devam ediyorum.

- Özel olarak Azad Bedran kimdir?
Azad Bedran çok özel bir yaşantısı olmayan her yani ile halkının sazı sözü olma sözünü kendisine veren, soykırımın kıskacında olan bir kültürün ve bir halkın evladı diyebilirim. Kürdüm ve Kürtçe müzik yapıyorum, ama özgür değilim. Kısaca soykırım kıskacında bir halk var ve bir kültür var ve ben onun müziğini yapmaya çalışıyorum.
-Azad Bedran kendi müzik tarzını bulmuş mudur?
Tarz yaratmak müzikte gerçekten zor bir ödev, ben de diğer mamostelerim gibi taklit ile başladım. Şimdi hem kendimi hemde hakikati arıyorum; Çünkü "Sanat hakikatin arayışıdır" diyor mamoste.

-İlk albüm ne zaman çıktı? Albümde neler var? Yeni çalışmalarınız var mı.
İlk albüm 2016 yılında "Réwiyen Şad " ismiyle Kom müzik etiketiyle çıktı. Albümde elimden geldikçe anonim ve kendime ait eserler seçtim. Mamoste Hozan Comerd, Farqin Azad ve Xale Seyitxan ile düet yaptık. Şu an yeni bir albüm çalışmamız var. Yeni projelerimiz yakın zamanda dinleyicilerle buluşacak.
-90’lı yıllarda Kürdistan'da binlerce köy boşaltıldı. O dönemlerde köy dolmuşlarıda olsun, denbej evlerinde, düğünlerde ağırlıklı Kürtçe müzik, kentlerde ise ağırlıklı arabesk müzik yapıldı. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu çok uzun bir konu ama ben kısaca şöyle diyeyim: Köyler, insanlar kendi öz kültürlerinden uzaklaşsın diye boşaltıldı; kentteki arabesk yaşam ise insanlar isyankar, ümitsiz, kaderci olsunlar, yaşamdan değil, ölümlerden bahsetsin, mücadele etmesin zihniyetiyle piyasaya sürüldü. Çünkü 5000 yıldır var olan bir savaş var: köy-kent savaşı... Bir kültür savası da diyebiliriz buna.
- Ekonomik sorunlar müziğinizi etkiliyor mu?
Evet ekonomik sıkıntılar sanatçıların en çok zorlandığı durumlardan biri. Çünkü kapitalist bir sistem yönetiyor bizi, hele ki Kürt müziği yapıyorsan sıkıntıların ikiye katlanıyor
-Kürtçe dil, kültür, sanat çalışmasını yapan birçok korum kapatıldı. Bu konuda neler söylersiniz?
Bu sorunun cevabı da diğerine yakın kurumlar mücadele ettikleri için bir nebzede olsa bu yarayı sardığı için kapatıldı. 25 yıldır kapatılıyor ama bu yasaklama ve baskılara karşı mücadele de veriliyor aynı zamanda.

- Kürtçe sanat yapanlara bir çağrınız var mı?
Tabi ki var. Son dönemlerde sistem bu sefer kendi sanatçılarını yaratıyor, bundan Kürt sanatçıları da payını alıyor. Sanatçılara çağrım şu: bize örnek olacak sanatçılar var. Aram Tigran, Meyrem Xanê',Hozan Serhad,Eyşe Şan, Mizgin, Hogir, Ahmet Kaya'lar... Bunları örnek almamız gerekiyor, çünkü bu insanlar her zaman aykırı okudular. Sanatta budur zaten, aykırı olmak, karşı olmak. Eğer sanat yapıyorsak bu çerçevede yapmamız gerekiyor, yoksa yeni nesil kendi gerçekliğini görmeyecek.

- Son olarak söylemek istediğiniz bir şeyler var mı?
Son olarak size teşekkür ediyorum. Sanat hayatımda bana destek olan hocalarıma, sanatçı hocalarıma, aileme ve şu an sürgünde olan emeği üzerimde çok olan iki sanatçı mamosteme Farqîn Azad ve Bülent Turan'a selamlarımı ve sevgilerimi iletiyorum, size de başarılar diliyorum şu sözle bitirmek istiyorum: Sanat hakikatin arayışı ise ben bulana kadar arayacağıma söz veriyorum.