Sırrı Süreyya Önder’i Kaybettik!
Bir insanı, birkaç satırla anlatmak oldukça zordur. Hele ki, söz konusu Sırrı Süreyya Önder ise bu daha da zordur. Çünkü, sinema dünyası var…Şair-edebiyatçı, esperileriyle insanı güldüren, güldürürken de düşündüren…Siyasi hayatı genel yaşamına damgasını vurdu dersek yanılmayacağız.
Sırrı ve Zindan,
Duyarlı oluşu aslında gençlik yıllarına kadar dayandığını ben biliyordu. Bundan ötürü de Özgün TV de konuk etmek istemiştim ama nasip olmamıştı. Çünkü biz bu kanalda Suriye’deki Alevi soykırımını özel olarak işliyorduk ancak genel olarak da Alevi-Kızılbaş katliamlarını ve soykırımlarının programlarını yapıyorduk. Sırrı, ilk tutuklanması Maraş katliamını protesto ettiği için tutuklanmıştı ve bu süreç ile başlayan 12 Eylül sürecini ve günümüzü işleyecektik ancak yoğunluktan ötürü hep erteledi…
Sırrı Süreyya ve Elçi,
“Elçi” diyebiliriz. Ki, Sırrı’yı Elçi olarak anılarda kalacağını düşünenlerden biriyim.
Yıllardır bu coğrafya savaş içerisindeydi. Çok kez barış süreci yaşansa da kan durmamıştı. Son süreçte de yapılan açıklamalar sonucunda -Barış heyeti içerisinde- yer almıştı Sırrı Süreyya Önder. İki halkın arasında barış elçiliğine soyunmuştu. Kendince hizmet etmek istiyordu. Renkli bir kişiliği sahip olmasından kaynaklı duyarlı ve mazlum insanların gönlünde yer edinmişti.
Siyasal kişiliği sol ve sosyalist idi. Mazlumdan yanaydı. Geniş bir politik analiz yapmaktan yana değilim ama ömrü hak ve adaletin daha iyi olması uğruna geçirdi. Meclis kürsüsündeki bütün konuşmalarında bu çerçevedeydi. Devlet ile işçilerin ve emekçilerin uzlaşmalarından yana idi. Kürtlerinde devlet ile meselesini diyaloglarla çözmesinden yanaydı.
Dolu dolu bir hayata çok şey sığdırdı. Toprak incitmesin diyeceğim, incitecektir. Sırrı’da, mutlak ölümü bilince çıkaran bir şahsiyetti…
Devri daim olsun…
Filmlerin ve o güzel örneklerle meseleleri anlatmanı ve esprilerini unutmayacağım…
Güle güle güzel insan.