Yaşam

Şiyar Be: Uyuşturucuya Karşı Mahalle Seferberliği

Şiyar Be Platformu, uyuşturucunun toplumu sindirme aracı olduğuna dikkat çekerek yerelden mahalle merkezli stratejilerle çözüm üretmeyi hedefliyor.

Abone Ol

AMED - Uyuşturucunun bağımlılıktan öte toplumu sindirme aracı olduğuna işaret eden Şiyar Be Platformu üyeleri, çözüm üretmek için toplumsal seferberlik duygusunu yeniden canlandırmayı hedeflediklerini ve bunun için yerelden mahalle merkezli stratejiler geliştireceklerini söyledi.

Amed’deki demokratik kurumlar öncülüğünde kurulan “Şiyar Be! Platforma Tekoşîna Li Dijî Tiryakê/Farkına Var! Uyuşturucuyla Mücadele Platformu” kuruluşunu deklere etti. Platform uyuşturucu, fuhuş gibi toplumun yapısını bozan özel savaş politikalarına karşı örgütlü mücadeleyi esas alıyor.

Platformun üyeleri Dilek Akyapı ve Şerefhan Aydın, özel savaş politikalarını ve platformun amacını değerlendirdi.

Uyuşturucu kullanımının salt sağlıkla sınırlı bir durum olmadığını belirten Dilek Akyapı, toplumsal değerleri, kolektif direnişi ve politik kimliği hedef alan bir saldırı olduğunu söyledi. Kapitalist modernitenin halkları, gençliği, kültürel ve ahlaki değerlerinden koparıp itaatkâr, parçalanmış, apolitik bireylere dönüştürmeyi amaçladığını ifade eden Dilek Akyapı, "Uyuşturucu ve fuhuş gibi araçlar bu saldırının en görünür, en yıkıcı enstrümanlarıdır. Bu nedenle mücadele yalnızca tedavi eksenli değil, aynı zamanda kültürel, ahlaki, ekonomik ve politik bir zeminde yürütülmelidir. Sorunun toplumsallaştırılması bu yüzden önemlidir; çünkü bu bir halk sağlığı değil, halk iradesi meselesidir" dedi.

ORTAK YOL HARİTASI HEDEFİ

Uyuşturucuyla mücadelede yetersiz kalındığını, mevcut kurumların belli bir koordinasyondan ve bütünlüklü mücadeleden kopuk olduğunu dile getiren Dilek Akyapı, bu sorunla mücadele için sürekli ve yatay aktörlü bir yapının gerekliği olduğunu dile getirdi. Yerel aktörler arasında eşgüdüm eksikliği söz konusu olduğunu vurgulayan Dilek Akyapı, "Platform, bu eksikliği gidererek, ortak yol haritaları geliştirmeyi amaçlıyor" dedi.

Uyuşturucu sorununa karşı toplumsal suskunluğun hakim olduğunu belirten Dilek Akyapı, bu meseleye dair utanma, yalnızlaştırma ve damgalama gibi nedenlerle ses çıkarılmadığını söyledi. Platformlarının bu suskunluğu bozmak için güvenli, kolektif ve açık bir zemin sunmayı hedeflediğini söyleyen Dilek Akyapı, "Yapılan çalışmalarda; sorunun merkezinde olan gruplar sürece dahil edilmiyor. Platform, etkilenenleri karar alma süreçlerine katmanın yollarını geliştirmeyi de hedeflemektedir. Ezcümle bu platform da amaçlanan; birlikte düşünmek, birlikte çözüm üretmek ve toplumsal seferberlik duygusunu yeniden canlandırmaktır" diye konuştu.

Toplumsal sessizliğin damgalanma korkusu, utanma ve inkar, çaresizlik, güvensizlik ve örgütsüzlükten kaynaklandığını belirten Dilek Akyapı, bunu kırmanın kolektif söz üretmekle mümkün olacağını dile getirerek, meseleyi kamusal alana taşıyan her ifadenin bu sessizliği boşa çıkaracağını kaydetti.

ÇALIŞMALARA ENGELLEME

Kürdistan'da uyuşturucuyla mücadelede yürütülen toplumsal çalışmaların güvenlikçi politikalarla kriminalize edilerek engellendiğini vurgulayan Dilek Akyapı, bu nedenle okullar ve resmi kurumlarla ortaklaşmanın neredeyse imkansız olduğunu söyledi. Kamu kurumları ve sivil toplum işbirliğiyle uyuşturucuyla mücadelede İzlanda ve Portekiz örneklerine işaret eden Dilek Akyapı, "Uyuşturucuya yönelik başarılı olan bu ülkelerde aile, okul, devlet ve sivil toplum kuruluşların ortak mücadele hatları kurmalarıyla sonuç elde edilmiştir. Bizler tabi ki bu ülkelerin uygulamalarını hem kültürel ve yerel farklılıklardan dolayı hem de az önce bahsedildiği gibi toplumsal çalışmalara güvenlikçi eksende bakan devlet politikalardan ötürü ancak ilke ve yaklaşımlar dönüştürülerek yerel gerçekliğe uyarlayabiliriz. Özetle; İmkân eksikliği yaratıcı çözümlerle aşılabilir, ama bu ancak örgütlü bir toplumla mümkün olur" ifadelerinde bulundu.

Yoksulluk, işsizlik, eğitime erişim eksikliği gibi temel sorunlarında mücadeleyi zorlaştıran unsurlar olduğunu belirten Dilek Akyapı, "Ama tam da bu yüzden bu mücadele bizim için daha hayati. Çünkü uyuşturucuyu burada yalnızca bağımlılık değil, toplumu sindirme aracı olarak görüyoruz" dedi.

MAHALLE MERKEZLİ STRATEJİ

Yerel yönetimlerin rolüne de işaret eden Dilek Akyapı, "Koruyucu ve önleyici programlar yürütmek. Kültür-sanat, spor ve dayanışma temelli alanlar açmak. Mahalle merkezli stratejiler geliştirmek. Gençlere söz ve alan açmak, demokratik yapılarla iş birliği bunlara örneklerdir" diye belirtti.

PLATFORMUN HEDEFLERİ

Halkla iç içe, yerel dinamiklere dayalı bir mücadele hattını hedeflediklerini söyleyen Dilek Akyapı, şöyle devam etti: "Yerel aktörlerle eşgüdüm içinde bir mücadele haritası çıkaracağız. Yerel yönetimlerin, sivil toplum kuruluşlarının, mahalle temelli yapıların, gençlik ve kadın örgütlerinin, kültür-sanat kolektiflerinin ortak bir mücadele hattı oluşturması gerekiyor. Bu mücadeleyi, koruyucu-önleyici evler, mahalle dayanışma alanları, kültürel etkinlikler ve farkındalık kampanyalarıyla birlikte yürütmeyi hedefliyoruz. Özellikle kültürel etkinliklerin bu süreçte kritik bir rol oynadığına inanıyoruz. Çünkü belediyelerin uyuşturucu üzerine yaptığı araştırmalarda gençlerin büyük oranda arkadaş çevresi yoluyla bağımlılığa başladığı görülüyor. Bu da gençlerin kendini ifade etme, aidiyet kurma ve kimlik inşa etme süreçlerinde yalnız bırakıldığını ve arayış içerisinde olduklarını gösteriyor. Sosyalleşme alanlarının eksikliği, bu eğilimleri daha da güçlendiriyor. Bu nedenle çocukların ve gençlerin zaman geçirebileceği, kendini ifade edebileceği ve birlikte üretebileceği kültürel alanların oluşturulması, mücadelenin en önemli ayaklarından biri olmalı."

TOPLUMSAL DİRENÇ HATTI

Toplumsal farkındalık kampanyalarıyla suskunluğu kırmayı hedeflediklerini, Dilek Akyapı, şöyle konuştu: "Ayrıca uyuşturucunun sadece biyolojik bir zehir değil, aynı zamanda politik bir silah olduğunu kavrayan bir mücadele dilini kurup yaygınlaştırmayı planlamaktayız. Örgütlü toplum, yalnızca tepki veren değil, birlikte karar alan, birlikte uygulayan ve birlikte dayanışan bir yapı anlamına gelir. Bu anlayışa dayalı yapılandırmalar, bağımlılığın karşısında güçlü bir toplumsal direnç hattı kurabilir. Sessizliği ancak birlikte bozar, geleceği ancak örgütlenerek kurarız."

'UYUŞTURUCU 9 YAŞA İNDİ'

Platform üyesi Şerefhan Aydın ise, Kürdistan'da savaşın bir boyutunun da yaşamın her alanına sirayet eden madde bağımlılığı, uyuşturucu, fuhuş olduğunu söyledi. Geç kalınsa da buna karşı mücadele için bir platform kuruluğunu hatırlatan Aydın, şunları kaydetti: "Bugünden sonra bu platform pratik ve somut çalışmalarla ortaya koyduğu zihinsel altyapının pratiklerini yaşama dahil edecek. Özellikle Amed'de bazı mahallelerde kullanım yaşının 9'a inmesi bu riskin ilerde ne kadar tehlike olduğunu bize gösteriyor. Bu açıdan topluma karşı kendini sorumlu hisseden kurum ve kuruluşlar olarak buna dair ön alma girişiminde bulunduk."

SİSTEMİN TEŞVİKİ

Sistemin "kişi ne kadar düşünmezse o kadar istediğimi gerçekleştiririm" yaklaşımıyla özel savaş politikaları kapsamında uyuşturucu ve fuhuşu yaygınlaştırdığını söyleyen Aydın, sokakta, köşe başlarında uyuşturucuya, maddeye bu kadar kolay erişebilir olunmasının sistemin, kolluğun buna göz yumması anlamına geldiğini söyledi. Asker, polis ve yargı mensuplarının uyuşturucuya karışma olaylarının sık sık basına yansıdığını vurgulayan Aydın, ciddi bir cezalandırma politikası olması halinde uyuşturucu ticaretinin bu kadar yaygınlaşmayacağını belirtti.

'TOPLUMSAL BİLİNÇ ÖNEMLİ'

Platformun, "Kişi neden bağımlı olmak ister" sorusuna yanıt aradığını belirten Aydın, bu sorunun yanıtının sorunu çözmek için önemli olduğunu belirtti. Aylardır platformun bu konu üzerinde tartıştığını söyleyen Aydın, sivil inisiyatif olarak toplumun örgütlülüğünü sağlayıp uyuşturucuyu minimize edeceklerine inandıklarını söyledi. Aydın, "Bir bilinç olduğu zaman her ne kadar sistemsel yönelim olursa da o bilinç bunun karşısında set örebilecek bir güce sahip. Toplumsal bilinç, politik, ahlaki bir bilinç varsa inanıyoruz ki bunu etkileyebiliriz" dedi.

Aydın, sadece platform bileşenlerinin değil sanatçı, aydın, edebiyatçı bir bütünen toplumun ilgili tüm kurumlarının bir araya gelmesiyle uyuşturucunun engellenebileceğini vurguladı. Mühendisi metruk yapılarla, eğitimcisi sempozyumlarla, sanatçılar çocuklara dönük kültür sanat faaliyetleriyle, çocuk kurumlarının özgün çalışmalarıyla gibi birçok şeyi yapabileceğini söyleyen Aydın, "Toplum bir bütünen buna müdahale etmeli, kararlılık göstermeli. Kararlılıkla sonuç alınabilir. Bir çocuğun uyuşturucuya erişiminde engelleyici en büyük güç ailedir. Aile, ebeveyn bunu hafifletebilir" diye belirtti.

MA / Müjdat Can