Barış Vakfı Başkanı ve Yazar Hakan Tahmaz bugünkü köşe yazısında, ' Gerçeklikten uzak ve algıyla, barış zorlaştırılır ' başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Gerçeklikten uzak ve algıyla, barış zorlaştırılır

Barış için çabalayanların veya arzulayanların beklentisi, süreci kolaylaştıran bir tarzda ama gerçeklerden uzaklaşmadan, çarpıtılmasına izin vermemeye dikkat etmeleridir.

Silahsızlanmaya, kongrenin güvenlikli bir biçimde toplanmasını sağlayacak adımlar atmadan, “sürecin haziranda veya sonbaharda bitirilmesinin öngörüldüğü” gibi arkası önü düşünmeden edilen sözler, toplumdaki yeni çözüm sürecine mesafeli duruşu daha da büyütüyor, endişeleri ve güvensizlikleri artıyor.

PKK’nin kongresinin toplanacağının iddia edildiği günlerde yaşanan gelişmeler, sürecinkesintiye uğradığı spekülasyonlarına yol açtı.

Salı günkü yazımda da sözünü ettiğim, Suriyeli Kürt siyasal grupların ve örgütlerinin birlik konferansı ve Ankara'nın kabullenmesinin zor olduğu bir sonuç bildirisi ve ardından Kandil'den gelen kongrenin toplanmasına yönelik açıklama ne oluyor sorularına yol açtı.

Bu tür gelgitler, bu tür süreçlerde her zaman olur, bunlar krizi çözmeye dair mekanizmalarla çözülür. Bizde böyle bir mekanizma var mı bilmiyoruz. Ancak medya üzerinden verilen mesajların gerilimi ve kaygıları artırdığı bilindiğinden bu konuda özenli davranılması şart.Kısa sürede bu durum da aşılacaktır. Ancak bu durum, ciddi yanlışların üretildiği, ciddi bir toplumsal sorun oluşturuyor.

PKK yetkilileri, peş peşe yaptıkları açıklamalarda, kongrenin toplanması için hükümetin üzerine düşen sorumluğu yerine getirmediğinden söz etmekteler. En son iki gün önce Mustafa Karasu kongreyi toplayacaklarını, ancak Öcalan’ın katılmasının şart olduğunu söyledi.

İktidar partisinin lideri ve cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Çarşamba günü basının konuya ilişkin sorusunu, tıpkı ortağı gibi üstenci ve gerçeklikle bağı olmayan bir biçimde yanıtladı.

Ortağı MHP lideri Devlet Bahçeli de partisinin Meclis Grup toplantısında, gelişmeleri kendisi gibi sert ve üstenci sözlerle değerlendirdi.

MHP lideri Devlet Bahçeli “PKK’nın derhal silahlarını teslim etmesi, kongresini toplayıp örgütsel fesih işlemini tamamlaması, terörsüz Türkiye hedefinin enfekte olmaması, kimi komplikasyonların yaşanmaması için derhal sağlanmalıdır“ diye konuştu

Saatler sonra DEM Parti Eş başkanı Tülay Hatimoğulları MHP liderinin sözlerine, “PKK lideri Abdullah Öcalan'ın çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve örgütüyle iletişim kanallarının açılması gerektiği” biçiminde yanıt verdi.

Ortada bir dizi sorunun varlığı bir gerçek. Bu kapalı devre müzakerelerde bir yere kadar anlaşılabilir. Ancak şayet yeni çözüm sürecinin başına 2013-2015 çözüm süreci gibi bir şey gelmesi istenmiyorsa, bu kez geçmiş deneyimlerden çıkarılması gereken bir önemli derse dikkat çekmek istiyorum.

Gerçekçi olup imkânsızı istemek. İktidara mensup kimi isimler ve DEM Partili yetkililerin yaptıkları açıklamalar işlerin yolunda gittiğini ifade etmenin çok ötesinde bir toplumsal algı oluşturdu ve beklenti yarattı.

Bunlar PKK'nin silahları bırakmasını, kongrenin toplanmasını sağlayacak cinsten hazırlıklar varmış gibi açıklamalardı.

Çeşitli uluslararası tecrübelerden haberi olanların; silah bırakmanın, fesih kongresi toplanmasının ima edilenler gibi kolay olmadığını biliyor olsalar gerek.

Bu türden silahsızlanma süreçlerinin yıllarla ifade edilecek bir süreç olduğu gerçeğini bilerekveya bilmeyerek bir biçimde dikkate almamanın bizzat kendisi ciddi bir sorundur.

Kürt siyasetçilerinin bu konuya her zamankinden daha fazla özel özen göstermeleri gerekiyor. Barış için çabalayanların veya arzulayanların beklentisi, süreci kolaylaştıran bir tarzda ama gerçeklerden uzaklaşmadan, çarpıtılmasına izin vermemeye dikkat etmeleridir. Umut tacirliği ile fazla yol alınmaz.

Hangi nedenle olursa olsun barış arayışının toplumsallaşması, taraflar arasındaki güveni pekiştiren bir tarz ve yol değildir.

Barış arayışı ve çatışma çözümü çalışmalarının ilk evresinde, başka bir ifadeyle negatif barış sağlanması aşamasında, güvenlik sorunları öncelikli ve ağır bastığı için mecburi gizli yürütülür.

Bu anlamda Türkiye'de barış, çatışma çözümü dendiği zaman, ilk önce şeffaflık talebinin öne sürülmesinin ne derece yanlış olduğu bilinir. Tarafların her birinin veya dışarıdan herhangi birinin herhangi bir nedenle toplumu doğru bilgilendirmekten uzak ve hatta toplumu ve karşı tarafı manipüle etmeye yönelik kurdukları her söz barışa karşı kurulmuş olur.

Bilgi kirliliği, yalan ve yanlış toplumsal algı yaratma tarzı Türkiye siyasetinin amentüsü gibi. Ancak barış ve çatışma çözümü çalışmasının “kutsallığı” bu konuda daha bir titizliği gerekli kılıyor.

Ülke insanımız çatışma, savaş ve şiddet ortamının sonucu çok ağır bedeller ödedi. Türkiye çok büyük toplumsal yarasını sağırtma fırsatının eşiğinde. Gündelik siyaset tarzını ve yaklaşımını değiştirmek her şeyden önce süreci yürüten aktörlerin omuzlarında.

2013- 2015 çözüm süreci sonrası kim, neden, ne yaptı, ne yapmadı tartışmaları toplumu yordu. Barış fikrine karşı haksız ve yanlış biçimde soğukluk hissetmesine yol açtı.

Her kesim kendi verdiği yanlış bilginin, erken ve yersiz ettiği sözün ve yarattığı yalan yanlış toplumsal algının altında kaldı.

Aynı şeyleri yaşamaya hiç kimsenin tahammülü olmadığının fark edilmesi gerekiyor. Duyguların, arzuların yerine gerçekliği geçirmek, kimseye, hiç bir kesime ve tarafa bir şey kazandırmaz.

Unutmayalım ki, siyaseten güçlü olan, toplumda yanlış ve yalan algı yaratmada bir an başarılı çıksa bile, hakikatin kötü huyu, hiç beklenmediği bir anda gün yüzüne çıkmasıdır.

Gerçekçi olup, imkansız görünen için mücadele edilebilir. Ama imkânsız, oldu bittiye gelmez.

Bu nedenle silahsızlanmaya, kongrenin güvenlikli bir biçimde toplanmasını sağlayacak adımlar atmadan, “sürecin haziranda veya sonbaharda bitirilmesinin öngörüldüğü” gibi arkası önü düşünmeden edilen sözler, toplumdaki yeni çözüm sürecine mesafeli duruşu daha da büyütüyor, endişeleri ve güvensizlikleri artıyor.

Kongrenin toplanması ve silah bırakma kararının alınması, yeni çözüm sürecinin çok önemli ama belki de en kolay aşaması. Esas siyasal iradenin karar vericiliyle ilgili bir konu. Toplumsal barışın örülmesi çatışma çözümünün esas zor dönemini oluşturur. Toplumun geniş kesimlerinin dahili ile başarılabilecek bir şey. Bu da güvenilir olmayı, sahici olmayı gerektiriyor. Pozitif barışın inşası, negatif barışı sağlamaktan oldukça zordur, zaman ve enerji isteyen konulardan oluşur.

Bu konuda, iktidar partisinin ve ortağının çeşitli toplumsal kesimlere verebileceği bir güvenin sözünü edebilmek oldukça güç. Dilleri, üslupları dünyadan ve ülke gerçekliğinden fazlasıyla kopuk. Muktedir diline fazlaca kaptırmış görünüyorlar. Ancak gerçeğin farkında olmadıkları anlamına gelmiyor. Bu da en fazla kendi seçmenlerinin derdi olması gerekiyor.

Kürt siyasetçilerinin bu konuya her zamankinden daha fazla özel özen göstermeleri gerekiyor. Barış için çabalayanların veya arzulayanların beklentisi, süreci kolaylaştıran bir tarzda ama gerçeklerden uzaklaşmadan, çarpıtılmasına izin vermemeye dikkat etmeleridir. Umut tacirliği ile fazla yol alınmaz.